Peki Ya Biz Kimiz?:
"Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde
Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar"
Ali Ercan Berber
Bertolt Brecht’in kaleme aldığı ve çevirisi Yılmaz Onay’a ait "Adam Adamdır" ve yine çevirisi Ayşe Selen’e ait “Kuraldışı ve Kural” metinlerinden hareketle uyarlanan oyun Ekip Kafile tarafından “Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar” başlığıyla seyircisi ile buluştu. Uyarlama ve yönetmenliğini Cenk Dost Verdi’nin üstlendiği oyun tanıtım metninde şu cümlelerle özetleniyor:
“Basit bir yükleme işçisi” olan Galygay bir sabah balık almak için evinden çıkar, öğlen bir fil sahibi olmak için adından, akşamına kurşuna dizilmemek için benliğinden vazgeçer. Bizse ona sözde cenazesinin söylevini yaptırıyor, ardından onu savaşa yollayıp, oradan sağ çıkartıyor, sonra gerçekten öldürüyoruz ve katilini ona yargılatıyoruz. Ve en sonunda da katilini serbest bırakıyoruz. Peki ya biz kimiz?”
“Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar” izleyiciye güçlü/ezen ve güçsüz/ezilenin yüzyıllardır değişmeyen ilişkisini gösterirken bu kavramlar üzerinden hak, adalet, yargı gibi konuların eleştirisini sunuyor. Askerliği ve askerlik kurumunu hem kendi içindeki yozlaşmalar üzerinden hem de” savaş” sembolizmi ile irdelerken, polislik, hakimlik gibi mesleklerin özelinde adalet eleştirisi, eş olmayı, aile olmayı, evli bir çiftin birbirinin hayatını nasıl manipüle ettiği gibi birbirinden farklı birçok bireysel ve toplumsal meseleyi de mercek altına almaktan çekinmiyor.
Seyirciyi sahnede bir beyaz perde ve birkaç bidondan oluşan dekor ile karşılayan oyun, oldukça sade bir sahne tasarımına sahip. Gölge oyunu için kullanılan beyaz perde -hem mekan yaratımı hem de bazı olayların gösterimi için- oyunun son anına dek klasik sahnelemenin dışında bir yaklaşımla sahnelendiğinin sinyalini veriyor aynı zamanda.
Dekorlar ve aksesuarlar oldukça göstermeci biçimde kullanılmış. Örneğin, aksesuarların sahnedeki bidonların üzerinde yapışık olması, sahnedeki her şeyin plastik olması, metnin ağır ve gerçekçi konusunu başarılı bir şekilde yabancılaştırıyor. Diğer yandan bidonların sahnelemede koltuk, tabut, masa vb. birçok şeyi sembolize etmesi de oldukça fonksiyonel bir seçim olmuş. (Dekor Tasarım/Uygulama: Cenk Dost Verdi / Deniz Özman) Oyunculuklar bir başka yabancılaştırma ögesi olarak dikkat çekiyor. Toplumsal gestuslar ile hareket eden ve doğallıktan oldukça uzak oyunculuk performansları ile hem güldürü sağlanıyor hem de Brecht’in epik tiyatro bağlamından kopulmamış oluyor.
Oyuncuların gestusları dışında kostüm ve makyaj tasarımı da hem efektif hem de en az iki karakter canlandıran oyuncuların işlerini kolaylaştıracak şekilde tasarlandı. (Kostüm Tasarımı: Zekice İşler Tasarım Atölyesi/Gaye KIZILIŞIK - Makyaj Tasarım ve Uygulama: Efe SOYKARAMAN) Kostümler basit bir hamle ile oyuncuların bambaşka karakterlere geçişini sağlıyor. Oyuncuların karakterler arasında geçiş sağlaması ayrıca yarı miğfer yarı saç olan kasklar, sigara, mendil gibi aksesuarlar ile destekleniyor.
Oyunda dijital efekt veya müzik kullanılmıyor, bunun yerine oyuncular A-kapella tarzı ile oyun boyunca silah, su sesi gibi tüm efekt ve müzikleri kendileri icra ediyorlar.
Özellikle oyunculuğun ön plana çıktığı bu sahnelemede Anıl İNCE, Erden TUNATEKİN, Müzeyyen DURGUN ve Yasemin ERTORUN büyük bir alkışı hak ediyorlar. Minimal dekor ve ışık tasarımı dışında hiçbir yardımcıları olmayan oyuncular, seyirciyi birbirinden farklı mekan ve durumların içinde olduğuna ikna etmede oldukça başarılılar. Bazen bir suyun içinde boğuluyor bazen de çölde susuz kalıyorlar. Çöl sahnelerinde poşetlerden yapılan deniz ve taşıyıcı sahnesindeki beden kullanımı özellikle dikkate değer sahneler.
Işık tasarımı da duygu durum değişiklikleri ve mekan değişimi, sahne değişimi gibi, o anın gerekliliklerine hizmet ediyor, ne fazla ne de eksik kalarak sahnedeki “oyun gerçekliğini” pekiştiriyor. (Işık Tasarımı: Alev TOPAL)
Sonuçta oyun bizlere yine ve yeniden adaletin koşullar ve devir ne olursa olsun güç sahiplerinin işine gelecek şekilde eğilip bükülüp yerine getirildiğini gösterirken, adil gibi görünen kararların adaletsizliğini yüzümüze çarpıyor. Oyunun sahneleme tarihleri için Ekip Kafile’nin sitesinden ve sosyal medya hesaplarından bilgi alınabilir. Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar kesinlikle kaçırılmaması gereken oyunlardan.
“Basit bir yükleme işçisi” olan Galygay bir sabah balık almak için evinden çıkar, öğlen bir fil sahibi olmak için adından, akşamına kurşuna dizilmemek için benliğinden vazgeçer. Bizse ona sözde cenazesinin söylevini yaptırıyor, ardından onu savaşa yollayıp, oradan sağ çıkartıyor, sonra gerçekten öldürüyoruz ve katilini ona yargılatıyoruz. Ve en sonunda da katilini serbest bırakıyoruz. Peki ya biz kimiz?”
“Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar” izleyiciye güçlü/ezen ve güçsüz/ezilenin yüzyıllardır değişmeyen ilişkisini gösterirken bu kavramlar üzerinden hak, adalet, yargı gibi konuların eleştirisini sunuyor. Askerliği ve askerlik kurumunu hem kendi içindeki yozlaşmalar üzerinden hem de” savaş” sembolizmi ile irdelerken, polislik, hakimlik gibi mesleklerin özelinde adalet eleştirisi, eş olmayı, aile olmayı, evli bir çiftin birbirinin hayatını nasıl manipüle ettiği gibi birbirinden farklı birçok bireysel ve toplumsal meseleyi de mercek altına almaktan çekinmiyor.
Seyirciyi sahnede bir beyaz perde ve birkaç bidondan oluşan dekor ile karşılayan oyun, oldukça sade bir sahne tasarımına sahip. Gölge oyunu için kullanılan beyaz perde -hem mekan yaratımı hem de bazı olayların gösterimi için- oyunun son anına dek klasik sahnelemenin dışında bir yaklaşımla sahnelendiğinin sinyalini veriyor aynı zamanda.
Dekorlar ve aksesuarlar oldukça göstermeci biçimde kullanılmış. Örneğin, aksesuarların sahnedeki bidonların üzerinde yapışık olması, sahnedeki her şeyin plastik olması, metnin ağır ve gerçekçi konusunu başarılı bir şekilde yabancılaştırıyor. Diğer yandan bidonların sahnelemede koltuk, tabut, masa vb. birçok şeyi sembolize etmesi de oldukça fonksiyonel bir seçim olmuş. (Dekor Tasarım/Uygulama: Cenk Dost Verdi / Deniz Özman) Oyunculuklar bir başka yabancılaştırma ögesi olarak dikkat çekiyor. Toplumsal gestuslar ile hareket eden ve doğallıktan oldukça uzak oyunculuk performansları ile hem güldürü sağlanıyor hem de Brecht’in epik tiyatro bağlamından kopulmamış oluyor.
Oyuncuların gestusları dışında kostüm ve makyaj tasarımı da hem efektif hem de en az iki karakter canlandıran oyuncuların işlerini kolaylaştıracak şekilde tasarlandı. (Kostüm Tasarımı: Zekice İşler Tasarım Atölyesi/Gaye KIZILIŞIK - Makyaj Tasarım ve Uygulama: Efe SOYKARAMAN) Kostümler basit bir hamle ile oyuncuların bambaşka karakterlere geçişini sağlıyor. Oyuncuların karakterler arasında geçiş sağlaması ayrıca yarı miğfer yarı saç olan kasklar, sigara, mendil gibi aksesuarlar ile destekleniyor.
Oyunda dijital efekt veya müzik kullanılmıyor, bunun yerine oyuncular A-kapella tarzı ile oyun boyunca silah, su sesi gibi tüm efekt ve müzikleri kendileri icra ediyorlar.
Özellikle oyunculuğun ön plana çıktığı bu sahnelemede Anıl İNCE, Erden TUNATEKİN, Müzeyyen DURGUN ve Yasemin ERTORUN büyük bir alkışı hak ediyorlar. Minimal dekor ve ışık tasarımı dışında hiçbir yardımcıları olmayan oyuncular, seyirciyi birbirinden farklı mekan ve durumların içinde olduğuna ikna etmede oldukça başarılılar. Bazen bir suyun içinde boğuluyor bazen de çölde susuz kalıyorlar. Çöl sahnelerinde poşetlerden yapılan deniz ve taşıyıcı sahnesindeki beden kullanımı özellikle dikkate değer sahneler.
Işık tasarımı da duygu durum değişiklikleri ve mekan değişimi, sahne değişimi gibi, o anın gerekliliklerine hizmet ediyor, ne fazla ne de eksik kalarak sahnedeki “oyun gerçekliğini” pekiştiriyor. (Işık Tasarımı: Alev TOPAL)
Sonuçta oyun bizlere yine ve yeniden adaletin koşullar ve devir ne olursa olsun güç sahiplerinin işine gelecek şekilde eğilip bükülüp yerine getirildiğini gösterirken, adil gibi görünen kararların adaletsizliğini yüzümüze çarpıyor. Oyunun sahneleme tarihleri için Ekip Kafile’nin sitesinden ve sosyal medya hesaplarından bilgi alınabilir. Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar kesinlikle kaçırılmaması gereken oyunlardan.