Medyatik Medea ya da Medea on Media
(Medea Medyada)
Eylem Ejder
Anlamları çok farklı ama sesleri benzer iki sözcük bir tiyatro metnini, sahneleme biçimini nasıl değiştirebilir? Medea ve medya (media) yan yana geldiğinde ortaya nasıl bir tiyatrallik çıkar? İlk sözcük, Medea, Euripides’in tragedyasının başlığına, ikincisi ise günümüzün “iletişim”ini sağlayan tüm teknolojik aygıtlara gönderme yapıyor. Seongbunkdong Beedolbee adlı Koreli tiyatro grubu bu iki sesteş sözcükten hareketle Medea on Media (Medea Medyada) oyunlarıyla Yunan tragedyası Medea ile günümüzün medyasını birlikte düşünmüş, klasik bir metne yeni bir dramaturji ve sahneleme yaklaşımı getirmeye çalışmıştır. Başlıktan anlaşılacağı gibi oyun tragedya kahramanı Medea ile çağdaş dünyanın vazgeçilmezi medya arasındaki ilişki biçimleri üzerine temelleniyor. Peki iki bin beş yüz yıl öncesi ile içinde yaşadığımız yüzyıl arasında ne tür bir ilişki olabilir ya da bu başlık neyi anlatmaya çalışmaktadır? Bu yazıda medyayla sıkı bir ilişkisi olduğunu düşünerek Medea tragedyasını yeniden düzenleyen ve yöneten Kim Hyuntak’ın sahnelemesine odaklanmaya çalışacağım.
Medea on Media oyununun, orijinal metinle neredeyse aynı olmasına karşın Euripides’in Medea’sı olduğunu söylemek zor çünkü yönetmen Hyuntak tragedyanın her sahnesini farklı medyatik ögelerle (Klasik Kore dizileri ve Amerika aksiyon filmleri, video oyunları, reality show, konser, talk show, yemek programı, talk show, yoga seansı v.b) sunarak çocuklarını öldüren Medea’nın trajedesine değil de bu hikaye aracılığıyla medyanın bizleri nasıl manipüle ettiğine dikkat çekmiş. Hatta bu yolla dahi bildiğimiz Medea tragedyasını değil, bir başka oyunu izliyormuşuz algısını yaratarak medya adına bizi bir kere daha “manipüle ettiği” de söylenebilir. |
Yönetmen: Kim HYUNTAK Topluluk: Kore- Seongbunkdong Beedolbee - Oyuncular Medea: Kim Mi Ok Iason: Kim Myong Sub Kreon: Lee Jin Sung 1.Koro: Kim Min Sung 2.Koro, Aegeus: Anupam Tripathi 3.Koro, Glauce: Kim Jin-a 4.Koro: Lee Song Hee Gösterim Tarihi: 27 Kasım 2016 Yer: Romanya, Cluj-Napocca, Romanya Ulusal Tiyatrosu |
Oyun boş bir sahnenin ortasına beyaz şeritlerle çekilmiş karesel bir alanda oynanıyor. Sabit hiçbir dekorun olmadığı oyunda bu karesel bölgenin sol tarafına kostüm ve aksesuarlar yerleştirilmiş. Oyuncular her sahneye çabucak burada hazırlanıyorlar. Oyun gazeteci olduklarını anladığımız dört oyuncunun sahneye gelip seyircilere Medea’yı görüp görmediğimizi sormalarıyla başlıyor, hallerinden birazdan sahnede bir basın toplantısının olacağı anlaşılıyor. Ardından adeta bir pop-star edasındaki Medea (Kim Mi Ok), neredeyse tüm yüzünü kaplayan, yaslı halini saklamaya çalışan büyük, siyah güneş gözlüğüyle sahneye geliyor, bütün flaşlar patlıyor, gazeteciler Medea’ya ulaşabilmek, ona soru sorabilmek için adeta birbirlerine giriyor. Sahne önündeki mikrofona doğru ilerleyerek kocasının ihaneti ile ilgili bir basın açıklaması yapan Medea, kolundaki siyah bandajı göstererek eşinin kendisine şiddet uyguladığından, aldattığından yakınıyor. Antik koronun yansıması olan gazeteciler Medea’yı desteklediklerini, bu işin peşini bırakmaması gerektiğini söylüyor, hikaye başlıyor çünkü gazeteciler için önemli olan Medea’nın aldatılması ya da gördüğü şiddetin hesabının sorulması değil, ünlü Medea hakkında haber yapabilmek, medyada Medea’ya yer vererek reyting artırmak. Her bir sahnesi birbirinden eğlenceli ve yaratıcı olan oyunun diğer sahnesi Medea’nın, bastonlu, aksi bir ihtiyar olarak karşımıza çıkan kral Aegeus’a yalvarmasıyla başlıyor. Bu sahne klasik Kore melodramları taklidiyle işleniyor. Sonrasında tragedyanın her bir bölümü reality-shov, çizgi film, Medea’nın kocası Iason ve aşığını dövdüğü “kadın programları”, sosyal medya, video oyunları, uzak doğu filmlerinden alışık olduğumuz kılıç dövüşleri, yoga seansları, aksiyon filmleri, şarkı programları gibi çeşitli medyatik aygıtlarla temsil ediliyor. İlginç olan bu sahnelerde medyatik, teknolojik araçlar kullanılmaksızın (bazı sahnelerdeki mikrofon hariç) tragedyanın medya araçlarıyla anlatılması ve seyircinin tv-izleyicisi ya da ilgili programın canlı seyircisine dönüştürülmesidir.
Her bir sahne kendisine en uygun düşecek medyatik araçlarla, titizlikle oluşturulmuş bir koreografi, ritim ile icra ediliyor. Örneğin Medea’nın acılar içinde Kral’a yalvardığı sahne için melodramlar seçilirken çocuklarını, ardından kocasının adamlarını öldürdüğü sahne için aksiyon filmleri ile avatar video oyunları seçilmiş. Aslında tragedya metinle birebir aynı olarak ilerliyor fakat bu sahneler birbirinden farklı medya programları içerisinde sunularak bizi asal tragedyadan, Medea’nın trajedisinden kasıtlı olarak uzaklaştırıyor. Tüm bu anlatı biçimi boyunca havada taklalar atan, kılıç dövüşlerinden, yoga seansına dek bedenlerinin sınırlarını zorlayan, tüm hünerlerini hayran bırakan bir akrobasi içinde sunan Koreli oyuncular, oyunculuklarıyla da göz dolduruyor. Sahnelerin değişimi ise oldukça ani gerçekleşiyor. Sanki izleyici bir televizyon kanalını değiştiriyor, ilgili sahne aniden kesiliyor, oyuncular hiç vakit kaybetmeksizin sol tarafta kostümlerini değiştirerek yeni sahneye hazırlanıyorlar. Belki de başka bir kanalda başka bir program başlıyor ama değişmeyen şey hepsinde Medea’nın hikayesinin devam etmesi oluyor.
Medea on Media, günümüz medyasının alışık olduğumuz farklı biçimlerinden hareketle trajik kahramanın hikayesini anlatıyor. Ancak bu anlatının biçimi sayesinde medya, trajik kahraman Medea ve klasik tragedyanın yerini alıyor, böylece bir tür “eğlenceli medyatikleştirme egzersizi” yapılıyor. Bu egzersiz boyunca tragedyanın belli başlı ögeleri de medyatik unsurlara dönüşüyor. Örneğin antik koro karşımıza Medea’nın basın toplantısını takip eden gazeteciler, katıldığı tv programlarında stüdyoyu galyana getiren, “şakşaklayan”, “yuhalayan” seyircilere (tam da seyircilerin arasına oturarak bunu yapıp, bizleri de bu yabancılaşmanın içine çekmeleri ayrıca dikkat çekici), Medea’nın yoga seansına katılan kişilere dönüştürüyor.
Her bir sahne kendisine en uygun düşecek medyatik araçlarla, titizlikle oluşturulmuş bir koreografi, ritim ile icra ediliyor. Örneğin Medea’nın acılar içinde Kral’a yalvardığı sahne için melodramlar seçilirken çocuklarını, ardından kocasının adamlarını öldürdüğü sahne için aksiyon filmleri ile avatar video oyunları seçilmiş. Aslında tragedya metinle birebir aynı olarak ilerliyor fakat bu sahneler birbirinden farklı medya programları içerisinde sunularak bizi asal tragedyadan, Medea’nın trajedisinden kasıtlı olarak uzaklaştırıyor. Tüm bu anlatı biçimi boyunca havada taklalar atan, kılıç dövüşlerinden, yoga seansına dek bedenlerinin sınırlarını zorlayan, tüm hünerlerini hayran bırakan bir akrobasi içinde sunan Koreli oyuncular, oyunculuklarıyla da göz dolduruyor. Sahnelerin değişimi ise oldukça ani gerçekleşiyor. Sanki izleyici bir televizyon kanalını değiştiriyor, ilgili sahne aniden kesiliyor, oyuncular hiç vakit kaybetmeksizin sol tarafta kostümlerini değiştirerek yeni sahneye hazırlanıyorlar. Belki de başka bir kanalda başka bir program başlıyor ama değişmeyen şey hepsinde Medea’nın hikayesinin devam etmesi oluyor.
Medea on Media, günümüz medyasının alışık olduğumuz farklı biçimlerinden hareketle trajik kahramanın hikayesini anlatıyor. Ancak bu anlatının biçimi sayesinde medya, trajik kahraman Medea ve klasik tragedyanın yerini alıyor, böylece bir tür “eğlenceli medyatikleştirme egzersizi” yapılıyor. Bu egzersiz boyunca tragedyanın belli başlı ögeleri de medyatik unsurlara dönüşüyor. Örneğin antik koro karşımıza Medea’nın basın toplantısını takip eden gazeteciler, katıldığı tv programlarında stüdyoyu galyana getiren, “şakşaklayan”, “yuhalayan” seyircilere (tam da seyircilerin arasına oturarak bunu yapıp, bizleri de bu yabancılaşmanın içine çekmeleri ayrıca dikkat çekici), Medea’nın yoga seansına katılan kişilere dönüştürüyor.
Medea tragedyası toplumsal cinsiyet, feminist eleştirel yaklaşımlar açısından sıklıkla tartışılmıştır ancak bu oyun “bir kadın, bir anne değil, bir canavar” vurgusunu yaparak Medea’nın günümüzde yaşayan bir anne olarak durumuna dikkat çekmiyor. Zaten mesele Medea’nın kendisi değil. Öyleyse akla şu soru geliyor: Medea’nın işlediği cinayet bir tür medya/tv eleştirisi mi ya da günümüz medyasının yaptığı şey bize Medea’nınkini hatırlatan bir tür cinayet mi? Öyleyse bu cinayetin kurbanı, faili kim? Kanımca Kim Hyuntak Medea’ya değil, Medea’dan doğru medyanın insanları nasıl manipüle ettiğine odaklanıyor. Dolayısıyla Medea’nın neden çocuklarını öldürdüğüne değil, bu eylemini reytingi bol medyatik programlarla sunarak medyanın en trajik, düşündürücü olaylar karşısında bizi nasıl duygusuzlaştırıp, bir tür “kana susamışlığa” sevk ettiğini vurgulamış. Şayet bu oyunun en derininde bir cinayete tanık oluyorsak, sanırım ölen şey bir tarafıyla tiyatronun kendisi. Medea/medya bu tragedyaya özgü alışageldiğimiz bir temsil anlayışını ima eden bir tiyatroyu yahut tiyatralliği öldürmüştür. Bir tiyatro anlayışı ölmüş ama yeni medya dilinin temsil anlayışı sayesinde uygulanabilen yeni bir medyalaştırılmış/medyatikleştirilmiş bir tiyatro doğmuştur. Bir başka ifadeyle oyun orijinal tragedyayla aynı olmasına karşın yine de bize çok yabancı gelir. Sanki Yunan tragedyasını değil bir melodramı, reality showları izliyoruz ya da Medea çocuklarını öldürürken bir bilgisayar oyunuyla haz içinde insan öldürüyoruzdur. Böylece Hyuntak hem medyanın bizi nasıl manipüle edebileceğini gösteriyor hem de kullandığı medyatik araçlarla orijinal tragedyadan bizi uzaklaştırarak “manipüle” ediyor.
Kim Hyuntak’ın Medea on Media’sı göz alıcı oyunculuklar, klasik tragedyaya getirdiği yeni yorum ve onun aracılığıyla tartıştığı medya olgusuyla çok yaratıcı, etkileyici bir oyun. Yine de yönetmenin murat ettiği gibi insanların bu oyundan sonra en azından evlerine gidip televizyon izlediklerinde bir an olsun kendilerine sunulana şüpheyle yaklaşmaları neyi değiştirecek şüpheliyim? Evet, bizi kontrol ettiğini bildiğimiz medyayı yine takip edeceğiz fakat belki bu durumun daha fazla bilincinde olarak.
Kim Hyuntak’ın Medea on Media’sı göz alıcı oyunculuklar, klasik tragedyaya getirdiği yeni yorum ve onun aracılığıyla tartıştığı medya olgusuyla çok yaratıcı, etkileyici bir oyun. Yine de yönetmenin murat ettiği gibi insanların bu oyundan sonra en azından evlerine gidip televizyon izlediklerinde bir an olsun kendilerine sunulana şüpheyle yaklaşmaları neyi değiştirecek şüpheliyim? Evet, bizi kontrol ettiğini bildiğimiz medyayı yine takip edeceğiz fakat belki bu durumun daha fazla bilincinde olarak.
19 Şubat 2017