III. Richard’a Çağdaş Bir Yorum
Nural Uslu
"Ah, korkak vicdan, azap çektiriyorsun bana. /
Neden korkacakmışım? Kendimden mi? Başka
kimse yok." (s138)
Çağının sorunlarını anlattığı oyunlarıyla tüm çağları yakalamış olan Shakespeare’in III. Richard oyunu, Altıdan Sonra Tiyatro tarafından Kumbaracı50’de sahneleniyor. İnsanlıkla birlikte var olan ve bitmeyecek iktidar hırsı; III. Richard özelinde, baş iken bükülmüş parmak, yok edilmiş küçük parmak ve dimdik üç parmak ile gösterilen bir afişle simgeleniyor. Bu el, iktidardakini entrikalarla alaşağı eden, veliahtları da hedefe ulaşamadan yok eden Richard’ın hikayesini özetliyor.
Richard, kendisinden önceki kralı öldürerek başa geçmiş olan Kral Edward’ın kardeşidir. Kendi tabiriyle ‘’ne aşk için, ne de ayna karşısında kırıtmak için yaratılmış, yanından geçtiği köpeklerin bile havladığı’’ topal, kambur ve çirkin, kendini değerli hissedemeyen biridir. Jan Kott’un dediği gibi ‘’İnsan, tutkularına ve isteklerine göre şekillenebilen bir kil parçasıdır. Bütün dünya elle şekillenebilen bir kil parçasıdır.’’ Richard da hem kendini hem de dünyayı şekillendirmeyi, kusurlarını görünmez kılmayı, herkesin üzerinde bir güç olmayı hedeflemiştir. Yönetmenliğini Yiğit Sertdemir’in yaptığı sahne yorumu da bu hedef uğruna ödettiği ve ödediği bedelleri simgelemeye odaklanmaktadır.
Richard, oyunun başında tekerlekli sandalyede, sol tarafı felçli, zor konuşan birisidir. Babasını ve kocasını öldürdüğü Lady Anne’e cenazenin yanında kur yaparak yüzüğünü parmağına geçirmesiyle, çenesi düzelir. İftirasıyla kardeşi Clarence’i öldürttüğünde, ayağı düzelir hareket etmeye başlar. ‘’Kral öldü’’ sözüyle, ayağa kalkar, Hastings’i öldürtünce koşar. Tahta doğru giderken sol kolu da açılır, bir yandan yediği çilekler ağzında ve ellerinde kanı çağrıştıran lekeler oluşturur. Kral olduğunda kusurları artık yoktur, tacının uçları ve her daim belindeki palası kanlıdır. Güç ve iktidar, eksikliklerini görünmez kılmıştır. Düşüşe geçtiğinde de bedensel özürleri tek tek geri gelecek, iktidar hırsıyla susturduğu vicdanı da tekrar dile gelecektir.
Seyirciler, uzun bir salonda, karşılıklı iki duvara dizilmiş sandalyelerde konumlanmış. Bir oyuncu da seyirci arasından kalkıp oyuna katılıyor. ‘’Krallık makamı’’nı simgeleyen kusmuk/kan/ceset yığını ve ölüleri temsilen içinden kemik fırlamış ya da kelle olduğu söylenen kan damlayan çuvallar, dekor olarak kullanılmış. Seyirci, önünde işlenen cinayet, kokusunu aldığı sislerle kendini oyunun içinde hissediyor. Richard’ın alaycı ve komik sözlerinin etkisiyle gülerken, hızla geçilen duygusuz ve zalim aksiyonunun içinde buluyor.
Richard, kendisinden önceki kralı öldürerek başa geçmiş olan Kral Edward’ın kardeşidir. Kendi tabiriyle ‘’ne aşk için, ne de ayna karşısında kırıtmak için yaratılmış, yanından geçtiği köpeklerin bile havladığı’’ topal, kambur ve çirkin, kendini değerli hissedemeyen biridir. Jan Kott’un dediği gibi ‘’İnsan, tutkularına ve isteklerine göre şekillenebilen bir kil parçasıdır. Bütün dünya elle şekillenebilen bir kil parçasıdır.’’ Richard da hem kendini hem de dünyayı şekillendirmeyi, kusurlarını görünmez kılmayı, herkesin üzerinde bir güç olmayı hedeflemiştir. Yönetmenliğini Yiğit Sertdemir’in yaptığı sahne yorumu da bu hedef uğruna ödettiği ve ödediği bedelleri simgelemeye odaklanmaktadır.
Richard, oyunun başında tekerlekli sandalyede, sol tarafı felçli, zor konuşan birisidir. Babasını ve kocasını öldürdüğü Lady Anne’e cenazenin yanında kur yaparak yüzüğünü parmağına geçirmesiyle, çenesi düzelir. İftirasıyla kardeşi Clarence’i öldürttüğünde, ayağı düzelir hareket etmeye başlar. ‘’Kral öldü’’ sözüyle, ayağa kalkar, Hastings’i öldürtünce koşar. Tahta doğru giderken sol kolu da açılır, bir yandan yediği çilekler ağzında ve ellerinde kanı çağrıştıran lekeler oluşturur. Kral olduğunda kusurları artık yoktur, tacının uçları ve her daim belindeki palası kanlıdır. Güç ve iktidar, eksikliklerini görünmez kılmıştır. Düşüşe geçtiğinde de bedensel özürleri tek tek geri gelecek, iktidar hırsıyla susturduğu vicdanı da tekrar dile gelecektir.
Seyirciler, uzun bir salonda, karşılıklı iki duvara dizilmiş sandalyelerde konumlanmış. Bir oyuncu da seyirci arasından kalkıp oyuna katılıyor. ‘’Krallık makamı’’nı simgeleyen kusmuk/kan/ceset yığını ve ölüleri temsilen içinden kemik fırlamış ya da kelle olduğu söylenen kan damlayan çuvallar, dekor olarak kullanılmış. Seyirci, önünde işlenen cinayet, kokusunu aldığı sislerle kendini oyunun içinde hissediyor. Richard’ın alaycı ve komik sözlerinin etkisiyle gülerken, hızla geçilen duygusuz ve zalim aksiyonunun içinde buluyor.
Ana metinde yer alan oyun kişilerinin bazıları çıkarılmış, zamanlararası geçiş sağlayan ‘’kırmızılı kadın’’ eklenmiş. Oyuna bugünden bakarak, karakterleri olacaklar ve felaketler konusunda uyarıyor, uyandırmaya çalışıyor. Richard’a da ‘’kanla kazanan kanla kaybeder’’ sözüyle müdahale etmek istiyor, ancak işe yaramıyor. İktidar hırsı ve bu uğurda yapılan acımasızlık Richard’la, işbirlikçi kilise efradı ise Rahip’le temsil ediliyor. Güçlü olanın yanında olup ona göre davranan ve belki de buna mecbur olan devlet erkanı siyah frak içindeki Buckingham’la temsil edilmiş. Orijinal metinde infaz edilirken, sahnelemede sürpriz şekilde sürüklendiği dipten ‘’ölmesi gerekenler öldü’’ diyerek geri gelir. Kişilerin değil, makamların önemli olduğu görülür. Ana metinde kendi aralarında çekişme içinde olan ve asıl kavganın kurbanı/nesnesi konumunda kalan kadınlar sahnelemede de zayıf temsil edilmiş.
Çağlar boyu masum insanları acımasızca ezerek, yok ederek yürütülen iktidarlar ve rejimleri sembolize eden ve zamanlararası bir bağ kurarak sahnelenen oyun; ‘’ideal ve temiz iktidarın olamayacağı’’ yönündeki ümitsizliği pekiştirme riski de taşıyor. Kırmızılı Kadın günümüzden oyunun yönünü değiştirmek için uğraşıyor, Buckingham’ı, Elizabeth’i uyarıyor, tehlikeyi görmelerini istiyor, Richard’ı vazgeçirmeye çalışıyor ama ‘’akışa’’ engel olamıyor.
Edward, önceki kralı, Richard, Edward ve pek çoğunu, Richmond, Richard’ı öldürüyor. Taht yolunu kanla, acıyla, cesetle dolduran Richard’ı, öldürdüğü insanların cesetlerinin altında bir son bekliyor. Halkı temsil eden kalabalık, oyunun açılışında söylediği şarkıyı yeni kral için tekrarlarken kader çemberi dönmeye devam ediyor.
Leş leş
Kardeş kardeşi vurdu dün bir bu iki
Yaşasın yeni kral,
Huzur içinde şimdi uykular
Öyle ürkek durma
Öldü eski kral
Çağlar boyu masum insanları acımasızca ezerek, yok ederek yürütülen iktidarlar ve rejimleri sembolize eden ve zamanlararası bir bağ kurarak sahnelenen oyun; ‘’ideal ve temiz iktidarın olamayacağı’’ yönündeki ümitsizliği pekiştirme riski de taşıyor. Kırmızılı Kadın günümüzden oyunun yönünü değiştirmek için uğraşıyor, Buckingham’ı, Elizabeth’i uyarıyor, tehlikeyi görmelerini istiyor, Richard’ı vazgeçirmeye çalışıyor ama ‘’akışa’’ engel olamıyor.
Edward, önceki kralı, Richard, Edward ve pek çoğunu, Richmond, Richard’ı öldürüyor. Taht yolunu kanla, acıyla, cesetle dolduran Richard’ı, öldürdüğü insanların cesetlerinin altında bir son bekliyor. Halkı temsil eden kalabalık, oyunun açılışında söylediği şarkıyı yeni kral için tekrarlarken kader çemberi dönmeye devam ediyor.
Leş leş
Kardeş kardeşi vurdu dün bir bu iki
Yaşasın yeni kral,
Huzur içinde şimdi uykular
Öyle ürkek durma
Öldü eski kral
17 Aralık 2017