Kırılgan Düşler ve Uzayan Beatler: Sırça
Yaren Çiçek
Sırça Kümes, Sırça Hayvan Koleksiyonu ya da sadece Sırça. En önemli tiyatro yazarlarından Tennessee Williams’ın kült metni, ülkemizde farklı isimlerle farklı dönemlerde sahnelendi. Oyunun en yeni ismi olan Sırça’yı ise prömiyer gecesinde seyretme fırsatı yakaladım. 22 Mart 2022’de ilk kez seyirci karşısına çıkan Sırça, Uniq’te kapalı gişe oynadı.
Parçalanmış bir aileyi konu edinen Sırça’nın, yazar Williams’ın hayatından izler taşıdığı pek çok kez dile getirildi. Oyundaki Amanda ve Laura karakterlerinin, Williams’ın kendi annesi ve kız kardeşi olduğu hep söylenegelmiştir. Williams açısından otobiyografik denilebilecek oyunun reji koltuğunda ise son dönemin popüler tiyatro yönetmenlerinden İbrahim Çiçek oturuyor. Çevirmenliği de daha önce birçok oyunda çalıştığı Hira Tekindor üstleniyor. Oyunun konusu ise şöyle: Eşi tarafından terk edilen Amanda Wingfield (İpek Bilgin), iki çocuğu ile yapayalnız kalmıştır. Oğlu Tom (Cem Yiğit Üzümoğlu), bir ayakkabı fabrikasında çalışmaktadır ancak -kendi deyimiyle babasına çekmiş olduğundan ve annesinin baskıcı tutumundan- uzaklara giderek macera yaşamak istemektedir. Laura (Aslı Enver) ise kangren olmuş ayağı yüzünden topallamakta ve kendine olan güvenini yitirmiş bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Ailenin içinde bulunduğu maddi imkansızlıkları giderecek tek şey, Laura’ya helal süt emmiş mülayim bir koca bulmaktır. Laura’nın lisedeyken aşık olduğu, Tom’la aynı fabrikada çalışan Jim (Güven Murat Akpınar), annesinin Laura’ya hayırlı kısmet bulma ısrarına daha fazla dayanamayan Tom tarafından bir gece yemeğe davet edilir. Görücü olduğunun farkında olmayan Jim, Laura ile eski günleri yad edip yakınlaşsa da çok uzun zamandır Betty adında bir kadınla görüşmektedir. Jim affını isteyerek evden ayrılır ve Laura’nın kurduğu hayali dünyanın önemli figürleri olan sırçalardan en eşsizi o gece kırılır. Tom uzaklara gider, ailenin kadınları da baş başa kalır. Oyun, anlatıcısı Tom’un anılarına yani onun hafızasına dayandığı için -memory play- Williams da oyun metninde bu hafıza meselesinin altını çizer. Anı meselesinin doğru işlenebilmesi için Williams’ın önerdiği yöntem olan projeksiyon görüntüleri, yönetmen Çiçek tarafından sahnede uygulanıyor. Projeksiyon görüntüleri, ailenin parçalanmış geçmişine ve parçalanmaya devam edecek kaderine atıfta bulunurcasına bütünsellikten uzak, ayrıksı ve irili ufaklı prizmalarla sahnenin orta üst kısmında yer alıyor.
Projeksiyonun önünde ise genellikle anlatıcı Tom’un kullandığı, onun macera yolculuğunu temsil eden uzunca bir rampa/merdiven yer alıyor. Merdivenin bittiği nokta ise sahne üzerindeki tüm alanı kaplayan evin, giriş kapısı oluyor. Seyirciye göre sahnenin solunda bir yemek masası, onun ön sırasında koltuklar ve sağ tarafta ise Laura’nın sırça koleksiyonunun yer aldığı bir vitrin bulunuyor. Laura’nın sırça koleksiyonunun bir kısmı da buradaki vitrinin dışında bir sehpanın üzerinde konumlanıyor. Kırılan eşsiz parça da tahmin edileceği gibi bu korunmasız sehpanın üzerindeki parça…
Kırılgan sırçalar hem sosyal koşullar hem de ailevi etkenlerden büyüyemeyen Laura’nın çok açık bir temsili olarak karşımızı çıkıyor. Biraz daha bütünsel yaklaştığımızda ise Wingfield ailesinin tamamını o sırçalarda görmek mümkün. Hayatının ipleri başkalarının ellerinde olan kırılgan düşlere ve masum isteklere sahip, tek amaçları işleri yoluna koymak olan Wingfield ailesi ve hatta belki de 1929 Ekonomik Buhranının etkisiyle Amerikan Rüyasının da çökmesiyle yaşamları ters yüz olan tüm alt sınıf Amerikalıların bir temsili oluyor, sırçalar. Bunların yanı sıra Williams’ın ustaca yazılmış bu metninden evrensel çıkarımlar da yapabiliyoruz elbette. Okunduğunda, bahsettiğimiz düşünsel zemini oturan ve çok keyifli olan bu metin, ne yazık ki sahnelendiğinde aynı etkiyi yaratamıyor. Oyunun arayla birlikte 3 saate yaklaşan süresi seyircinin odaklanmasına engel oluyor. Uzayan beatler de seyir keyfini azaltıyor. ‘’Biz bu cümleye nereden gelmiştik?’’ ya da ‘’Bu diyalog nasıl başlamıştı?’’ diye düşünmeden edemiyor insan. Bunların yanı sıra yukarıda bahsettiğim üzere Williams’ın sahneleme önerilerine sadık kalınmış ancak sadık kalınan bu projeksiyon görüntüleri, sahnede her zaman işliyor mu işte bundan emin olmak gerçekten zor. Sahnelemeyle ilgili emin olunan tek şey ise İpek Bilgin’in eşsiz performansı…
Enerjisi ve mizahıyla Amanda karakterini kusursuz işleyen Bilgin, sahnedeki meslektaşlarına liderlik ediyor. Prodüksiyonun büyüklüğünden midir yoksa beatlerin sürekli sarmasından mıdır bilinmez ama ünlü isimlerden tercih edilen oyuncular arasında sadece İpek Bilgin öne çıkan bir performansa imza atıyor.
Oyundan çıktığımızda ise yaklaşık 3 saattir oturmanın verdiği geçici huzursuz bacak sendromunun yanında İpek Bilgin’in harika oyunculuğu ve Williams’ın muhteşem kalemi akıllarda kalıyor. Sırça, seyretmeye gidecekler tarafından uzun süresinin kabulüyle bilet alınması gereken bir oyun. Ancak seyircilerin bu kabulüne gerek duymaksızın yönetmen Çiçek, sarkan beatleri ve dolayısıyla metni kısaltma yoluna da gidebilir. Nitekim bu haliyle Sırça, sadece metnin ve İpek Bilgin’in parladığı bir sahneleme olarak karşımıza çıkıyor.
KÜNYE
Oyuncular: İpek Bilgin, Aslı Enver, Cem Yiğit Üzümoğlu, Güven Murat Akpınar
Yönetmen: İbrahim Çiçek
Yazar: Tennessee Williams
Çevirmen: Hira Tekindor
Uygulayıcı Yapımcı: Duygu Bayram
Dekor &Işık Tasarım: Kerem Çetinel
Müzik: Ömür Sarıgedik
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Fotoğraf: Ayşegül Karacan
Görsel Efekt Tasarımı: Elifcan Yavaş
Asistanlar: Bengü Uzun, Egemen Ulutaş, Özge Demirtel, Sanem Adar, Ceren Özgü