Geçmişin Gölgesinde Bir Anlatı: Baba ve Piç
Zeynep Baykal
Goethe’nin “anlayamadığımız şeyi benimseyemeyiz” sözü bugün yaşanan pek çok acının temelinde yatan neden aslında. Suskunluklarla bezeli yaşamlarımız için geçmişi, diğer hikâyeleri anlamaya çalışmak belki bu nedenle bu denli zorunlu görünüyor. Tarihsel süreçle kurulan hafızanın toplumsallığını tam da bu noktada devreye giriyor.
Bellek çalışmalarında önemli bir kavramsal çerçeve sunan Maurice Halbwachs bireysel hafızanın bile toplum tarafından belirlendiğini söyler. Hafıza hatıraların anlatılması ve alımlanması ve sahiplenilmesiyle yani kişinin iletişim sürecine katılmasıyla oluşur; aile, din gibi kimi aidiyet bağları ise bu süreci kolaylaştırır. Yani toplumsal hafıza onu taşıyanlarla birlikte vardır. Bu bağlamda içinde var olunan grup, bu toplumsal hatırlama edimi açısından bir tür çerçeve işlevi görür. Buna bağlı olarak hafıza yeniden kurma işlemine dayanır. Elif Şafak’ın bizi Ermeni ve Türk toplumunun belleğine doğru bir yolculuğa çıkaran romanı “Baba ve Piç” 2006 yılında yayınlanmasıyla birlikte tarihe dair ve özellikle roman kahramanlarının kimlikleri üzerinden ilerleyen pek çok tartışmayı beraberinde getirmişti. Roman ilk olarak, 20. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Talimhane Tiyatrosu yapımı ve Mehmet Ergen rejisiyle sahne üzerine taşındı. Oyun 2016-2017 sezonunda Talimhane Tiyatrosu’nda sahnelenmeye devam ediyor. Hikaye anlatımı temelli bir sahnelemenin içine yedirilmiş yalın ve vurucu oyunculuklarıyla oyun zaman zaman eğlenceli ama çoğunlukla buruk bir masal tadı bırakıyor seyircide. Oyunun Floransa’daki Rifledi Tiyatrosu’nda Angello Savelli tarafından ilk sahnelenişinde ve festival gösterimlerinde evin büyük kızı Banu karakterinde bir anlatıcı kimliğiyle karşımıza çıkan Serra Yılmaz’ın yerini sezon oyunlarında Parla Şenol almış. Oyunda, Çakmakçıyan ve Kazancı ailelerinin hikayelerinin kesiştiği İstanbul temel bir karakter gibi metnin arka planını oluşturmuş. Tüm karakterler sade ve derinlemesine bir biçimde, özenli bir kurgu ile sahneye taşınmış. Romanın özüne sadık kalınarak oyunun sahnelemesinde kimi zamansal ve mekânsal sıçramalara başvurulmuş. Sahne birkaç mekânsal düzleme bölünmüş. Yemek sofrası- oturma odası ve dış mekanların (market- sokak- bar- internet) yanı sıra yaylı çalgılar dörtlüsü de işitsel ve görsel bir öğe olarak oyunun önemli bir parçasını oluşturmuş. Bu mekânsal ayrışma zihinsel olarak hikayenin kıtalararası ve zamanlar arası konumunu zihnimizde canlandırmamızı kolaylaştıran bir unsur olmuş. Sahnenin arkasında yer alan sürgün fotoğrafı geçmiş bugün gelecek bağını müzikle beraber kurmayı sağlamış. Öykü düzlemi içinde zamansal geçişlerin birbirine karıştığı anlarda bu arka plan seyircinin zihnini berraklaştırmaya yarıyor bir anlamda. Keman, viyolonsel tınıları, İstanbul’un semalarında yankı bulan ezan sesine karışıyor, Zeliha’nın sessiz çığlığına, Armanuş’un sonsuz merakına, Asya’nın isyanını dolanıyor. |
Baba ve Piç / Talimhane Tiyatrosu
Yazan: Elif Şafak Uyarlayan: Angelo Savelli Yöneten: Mehmet Ergen Çeviren: Oya Bacak Sahne Tasarımı: Anthony Lamble Kostüm Tasarımı: Jenny Beavan Oyuncular Alican Altun Aysan Sümercan Gökay Akgör Gökçen Gökçebağ Görkem Acar |
Oyunun göstergeleri zaman zaman romanının 20 yıllık bir dönemi, geniş bir coğrafyayı ve iki farklı aileyi kapsayan öyküsünün gerisinde kalmış gibi görünse de oyuncuların canlı, ölçülü performansı ile birlikte seyircinin nabzını tutabilmiş. Buna karşılık, anlatı oyun zamanı içindeki oranı, oyun süresinin uzunluğu ve epizodik sahnelerin zaman zaman oyunu takip etmede zorluklar yarattığını da söyleyebiliriz. Romanda tartışma yaratan keskinliği ise sahne metninde görmüyoruz. Feride’nin gülmece unsuru yaratan oyunculuğu, Banu’nun nüktedan halleri derecesi iyi ayarlanmış bir komedi- dram dengesi kurmuş. Acının yoğunlaştığı anlarda gülmeceden faydalanmış.
Romanın en belirleyici olayları sahne üzerinde verilse de, sahne metnine dahil edilen diyaloglar daha yumuşak bir üslupla, anlatılmak istenenin özüne vurgu yapan cümlelerden seçilmiş. Sahne metninin içerdiği zaman akışı, kitaptaki çizgisel zaman akışından farklı bir biçimde kurgulanmış. Zeliha’nın hikayesi, romanın başında diğer hikayelerin tetikleyicisi bir alt hikaye olarak kurgulanmışken, sahne metninde merak unsurunu yaratan ve oyunu finale taşıyan bir mihenk taşı görevi üstleniyor. Romandan farklı olarak zaman zaman karakterlerin birbirini anlatması da renkli bir seyir hali ortaya çıkarıyor.
Kendimizi kurgularken hep yanı başımızda duran ama hep de ötelediğimiz diğerini anlama, birlikte yaşarken paylaşarak birlikte zenginleşme kanallarımızı açmanın aslında çok da zor olmadığını göstermesi açısında bu oyunun önem taşıdığının altını çizmek gerekiyor.
Romanın en belirleyici olayları sahne üzerinde verilse de, sahne metnine dahil edilen diyaloglar daha yumuşak bir üslupla, anlatılmak istenenin özüne vurgu yapan cümlelerden seçilmiş. Sahne metninin içerdiği zaman akışı, kitaptaki çizgisel zaman akışından farklı bir biçimde kurgulanmış. Zeliha’nın hikayesi, romanın başında diğer hikayelerin tetikleyicisi bir alt hikaye olarak kurgulanmışken, sahne metninde merak unsurunu yaratan ve oyunu finale taşıyan bir mihenk taşı görevi üstleniyor. Romandan farklı olarak zaman zaman karakterlerin birbirini anlatması da renkli bir seyir hali ortaya çıkarıyor.
Kendimizi kurgularken hep yanı başımızda duran ama hep de ötelediğimiz diğerini anlama, birlikte yaşarken paylaşarak birlikte zenginleşme kanallarımızı açmanın aslında çok da zor olmadığını göstermesi açısında bu oyunun önem taşıdığının altını çizmek gerekiyor.
Birbirimizi anlamanın dolayısıyla benimsemenin gitgide daha da zor kılınmaya çalışıldığı bu günlerde sahnelenen, İstanbul- San Francisco arasında gidip gelen, etnik- dinsel kimlik hassasiyetlerine, ataerkiyle çevrelenen aile içi şiddet ve ensest gibi pek çok noktaya dokunan oyun, “Hırant Dink’in “Gelin önce birbirimizi anlayalım… Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim… Gelin önce birbirimizi yaşatalım…” sözünün önemini bir kez daha ortaya çıkarmakta.
Özetle, “Talimhane Tiyatrosu” tarafından sahnelenen “Baba ve Piç”, oyunun kurgusundaki kimi kopukluklar ve zaman zaman anlatı kesintileriyle düşen tempoya rağmen, seyirciye sunduğu etkileyici sahne düzeni, başarılı rejisi- oyunculukları ve düne- bugüne dair söylediği sözlerle büyük bir beğeniyi ve geniş bir seyirci kitlesini hak ediyor.
Özetle, “Talimhane Tiyatrosu” tarafından sahnelenen “Baba ve Piç”, oyunun kurgusundaki kimi kopukluklar ve zaman zaman anlatı kesintileriyle düşen tempoya rağmen, seyirciye sunduğu etkileyici sahne düzeni, başarılı rejisi- oyunculukları ve düne- bugüne dair söylediği sözlerle büyük bir beğeniyi ve geniş bir seyirci kitlesini hak ediyor.
1 Temmuz 2016 www.sanatatak.com da yayınlanmıştır.